Bu makale, 19. yüzyılın başlarında Kuzey Hindistan’da ortaya çıkan ve günümüze kadar devam eden, ilahî kudret hakkında önemli bir kelâmî ihtilafı ele alan ilk mantık araştırmasıdır. İhtilaf, birbiriyle bağlantılı iki tez içermektedir. İlk tez "imkān-i naẓīr" olarak bilinir ve bu, Allah’ın Hz. Muhammed'in aynısını yaratabilmesidir. İkinci tez ise "ikmān-i kızb" olarak adlandırılır ve Allah’ın yalan söyleme veya gerçeğe aykırı şeyler söyleme olasılığını hakkındadır. Makale, iki güçlü düşünürün argümanlarını inceleyecektir. İlk olarak, tartışmayı başlatan Shah İsmail Dihlawi (ö. 1831), (...) class='Hi'>Allah’ın benzer bir Muhammed'i yaratabilme ve yalan söyleyebilme olasılığını savunan argümanlar sunar. İkinci olarak, karşıt görüşteki ve baş rakibi Fazl-e Haqq Khayrabadi (ö. 1861), her iki olasılığı da kesin bir şekilde reddeder. Makale, argümanların yapısının ve öncüllerinin yanı sıra tartışmada deruhte edilen temel modal kavramların ayrıntılı mantıksal analizine odaklanmaktadır. (shrink)

Türk ve İslam tarihinin kırılma noktalarından birisi 1040 yılında Selçuklular ile Gazneliler arasında cereyan eden Dandanakan Savaşı’dır. Savaşın ardından Selçuklular hızlı bir yükselişle özellikle Sünnî İslam coğrafyasında etkin ve belirleyici güç haline gelmiştir. Göçebe kültürden gelen ve bir oba hüviyetinde iken çok kısa bir sürede önlenemez bir şekilde hâkimiyet alanını Türkistan coğrafyasından Anadolu içlerine kadar genişleten Büyük Selçuklu Devleti, kurumsal olarak da olgunlaşmaya başlamıştır. Bu noktada hem merkezi yönetimde hem de vilayetlerde ortaya çıkan yetişmiş eleman ihtiyacını birçoğu daha önce Gazneli (...) devlet teşkilatında görev yapmış Fars asıllı devlet adamları karşılamıştır. Bu isimlerden birisi de ileride Nizâmülmülk adıyla şöhret bulacak ve namı isminin önüne geçecek olan Hasan b. Alî b. İshâk et-Tûsî’dir. Nizâmülmülk, devlet gücünün askeri alanda elde edilen zaferlere endekslendiği bir dönemde askerî, idarî, ilmî ve ekonomik alanda attığı adımlar ve aldığı tedbirlerle Büyük Selçuklu Devleti’nin kurumsallaşmasında son derece etkin bir isim olmuştur. Bu etkinlik neticesinde hem halk hem de devlet adamları nezdinde saygın bir yer edinmiştir. Bu çalışma çerçevesinde Nizâmülmülk’ün devlet bürokrasisi içerisindeki konumuna, hükümdar ve hanedan üyeleri ile olan ilişkilerine ve vezirlik sürecinde attığı adımların Selçuklu tarihine yansımalarına değinilecektir. Özet: Devlet kademesinde görev almaya Gazneliler Devleti’nin Horasan Valisi Ebü’l-Fazl Sûrî’nin yanında başlayan Nizâmülmülk, Horasan Bölgesi’nin Selçukluların kontrolüne geçmesiyle birlikte hizmetlerine Selçuklu Devleti’nde devam etmiştir. Çağrı Bey’in hizmetinde rüştünü ispat eden Nizâmülmülk, Çağrı Bey’in en güvendiği isimlerden biri haline gelmiştir. Öyle ki, Çağrı Bey ileride önce Horasan’ın sonrasında tüm Selçuklu yurdunun yönetimini üstlenecek olan oğlu Alparslan’ı Nizâmülmülk’e emanet etmiş, oğluna da Nizâmülmülk’ü bir baba olarak kabul etmesini, ona muhalefet etmemesini öğütlemiştir. Alparslan, babasının tavsiyeleri ve üvey kardeşi Süleyman ile giriştiği taht mücadelesinde gösterdiği yararlılık münasebetiyle devletin en önemli idari görevi olan vezirlik makamını Nizâmülmülk’e tevdi etmiştir. Bu dönemden itibaren vefatına kadar, yaklaşık 30 yıl kesintisiz bir süreyle Büyük Selçuklu Devleti’nin vezirliğini yapmış ve V./XI. yy.’ın ikinci yarısından itibaren Büyük Selçuklu siyasetinin en etkin figürü haline gelmiştir. Melikşah’ın tahta geçebilmesinin Nizâmülmülk ile ilişkilendirilmesi, onun döneminde elde edilen başarıların ve devlet sisteminin düzenlenmesi, şehirlerin imarı, ekonominin güçlenmesi gibi ülke içerisinde yaşanan olumlu gelişmelerin Nizâmülmülk’ün marifetiyle gerçekleştirildiğinin dillendirilmesi, Tanrı tarafından yeryüzünü yönetmek ve inşa etmek için seçildiği düşünülen bir sultan varken bir vezirin devlet için nimet olarak gösterilmesi sultanın vezirine bakışını etkilemiştir. Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi de Nizâmülmülk’ün kendisini nasıl gördüğü ve devlet içerisinde kendini nerede konumlandırdığıdır. Nizâmülmülk’ün Sultan Melikşah’a verdiği bir cevapta devletin geldiği noktayı ve sultanın mevcudiyetini kendi varlığıyla eşleştirmesi, tarihinin gördüğü en yetenekli vezirlerden biri olan Nizâmülmülk’ün özgüveninin son derece yüksek ve kendisini kudret sahibi olarak gördüğüne işaret etmektedir. Bu anlamlandırma halk nezdinde herhangi bir kutsiyeti bulunmayan vezirlik makamındaki bir kişinin, toplum nezdinde Allah tarafından seçildiğine inanılan kutlu kişiye meydan okutan gücü kendisinde hissetmesinin kaynağını sorgulatmaktadır. Aranan cevap Nizâmülmülk’ün vezirlik sürecinin çeşitli başlıklar altında ve bu başlıklara dair verilecek örneklerle incelenmesi neticesinde onun devletin iç işleyişine etkisinin tespitinde ve farklı kesimlerle kurduğu ilişkide saklıdır. Nizâmülmülk, Selçuklu tahtına karşı sıkı bir bağlılık göstermiştir. Bu bağlılığını lüzumu halinde savaş meydanında göğüs göğüse çarpışarak sergilemiş, gerekli olduğunda kıvrak zekâsı ile sorunları devlet için tehlikeli boyuta gelmeden çözmüş, siyasi öngörüsü ile aldığı tedbirler sayesinde devletin büyümesine katkı sağlamıştır. Onun bu sadakati ve samimiyeti, Selçuklu sultanları tarafından karşılık bırakılmamış, Alparslan vezirinin fikirlerine büyük önem verip tercihlerini bu doğrultuda şekillendirirken, aleyhine söylenen sözlerin hiçbirine kulak asmamıştır. Melikşah da, bir anlamda kendisine Selçuklu tahtını veren Nizâmülmülk’e gerekli hürmeti göstererek bütün devlet işlerinin yürütülmesini ona tevdi etmiş ve kendisini bir “baba” gibi gördüğünü ifade etmiştir. İlaveten Selçuklu tarihinde bir ilk olmak üzere Melikşah, Nizâmülmülk’e atabeg (el-emîrü’l-vâlid) unvanını vermiştir. Melikşah, Büyük Selçuklu tahtındaki ilk yıllarını, gençliğin etkisiyle, polo oynayıp, büyük av partileri düzenlemekle geçirmiş ve bundan dolayı devlet içerisinde bütün güç Nizâmülmülk’ün eline geçmiştir. Ortaya çıkan bu durum da “ülke resmen ve ismen sultanın olmakla birlikte gerçekte ‘Nizam’ına kavuştu.” ifadesiyle açıklanmıştır. Ayrıca Melikşah’ın saltanatı döneminde elde edilen askerî, siyasî ve ekonomik başarılar Nizâmülmülk’ün yeteneği ve devlet işlerinde attığı adımlara bağlanmıştır. Nizâmülmülk, hanedan ile kurduğu ilişkinin yanı sıra devlet kademesinde görev alan farklı zümrelerle de güven üzerine dayalı yakın bir ilişki biçimi geliştirmiştir. Örneğin, Nizâmülmülk’ün katıldığı askerî seferlerde bir nefer gibi askerlerin içerisinde savaşa katılması ordu içerisinde kendisine saygı duyulmasına yol açmıştır. Ayrıca, Melikşah ile Kirman Hâkimi Kavurd Bey arasındaki taht mücadelesinde Melikşah’ın safında yer almakla birlikte Kavurd Bey’i destekleyen bazı isimlerin yazdıkları destek mektuplarının ortaya çıkmasına engel olarak hem emirlerin korkularını yatıştırırmış hem de itibarını artırmıştır. Nizâmülmülk’ün yakın ilişki içerisinde olduğu bir diğer grup ilmiye sınıfı olmuştur. Bilge vezir, Tuğrul Bey döneminde Amidülmülk Kündürî tarafından takibata uğrayan ve baskılara maruz kalan ilim adamlarının yurtlarına dönebilmelerine imkân sağlamıştır. Bu ilim adamları da yurtlarına dönüşlerini sağlayan isme zihinlerinde ve gönüllerinde her zaman özel bir yer ayırmışlardır. Birçok âlimin çalışmalarını Nizâmülmülk’e ithaf etmesi, diğer saiklerle birlikte, bunun bir göstergesidir. Nizâmülmülk bir adım daha atarak, Sultan Alparslan ve Melikşah’ın müsaadeleriyle, bu ilim adamları için hâkim olunan coğrafyanın her tarafında ilimle iştigal edebilecekleri medreseler inşa etmiştir. Nizâmülmülk’ün adına nispetle Nizamiye Medreseleri olarak isimlendirilen bu medreselerde hem eğitim-öğretim kadrosuna hem de öğrenim süresi boyunca ve de mezun olduktan sonra öğrencilere sunulan imkânlar, insanların medreselere olan ilgisini arttırıyordu. Medreseler eliyle bir taraftan önceki dönemde yerlerinden edilen ve baskıya maruz kalan ilim adamlarına bir borç ödenip iade-i itibar sağlanırken diğer taraftan da Büyük Selçuklu Devleti’nin idari ve adli sisteminin ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan gücü inşa edilmiştir. Nizâmülmülk, toplum lehine attığı adımlar ve sorunların çözümüne verdiği önem ile halkın desteğini sağlamıştır. Öyle ki insanların hayatları boyunca ona minnettar kaldığı vurgulanmıştır. Nizâmülmülk halkın sorunlarının çözümüne önem göstermiş ve onlarla yakından ilgilenmiştir. Nizâmülmülk’ün verdiği güven duygusu halkın hoşuna gitmiş ve toplum içerisinde kabul görmesine vesile olmuştur. Nizâmülmülk’ün bir diğer hasleti de fakirlere sofrasını açmasıdır. Böylece onlarla diyalog kurmuş ve gönüllerini kazanmıştır. Her yönüyle eksiksiz bir devlet adamı olan Nizâmülmülk, toplumun her türlü ihtiyacının çözümünü düşünmüş ve bu yönde adımlar atmıştır. Nizâmülmülk’ün toplumun her kesimi ile kurduğu samimi ve yakın ilişki o kadar büyük bir takdir ve beğeni toplamıştır ki bu durum Nizâmülmülk’ün toplum nezdinde sultan itibarı görmesine sebep olmuştur. İlaveten Selçuklu coğrafyasının her yerinden ve toplumun her kesiminden insanın kendisine yönelmesi hasebiyle Kâbe’ye benzetilmiştir. Nizâmülmülk, devlet kademesinde görev alan aile bireyleri, ilişki içerisinde olduğu âlimler, kendi ordusu ve emirleri ile bir güç odağı haline gelmiştir. Bunun sonucunda Nizâmülmülk, 11. yüzyılın son çeyreğinde rakipsiz bir şekilde Büyük Selçuklu siyasetinin en etkin figürü, Selçuklu yönetimini ve politikalarını belirleyen isim ve Selçuklu tarihinin en önemli olaylarında karar mercii olmuş ve sonuçta Selçuklu tarihine damga vurmuştur. İbnü’l-Esîr, Fatımî veziri Bedr el-Cemalî’nin kendisi için kullandığı sayısız lakabı kaydettikten sonra sadece Mısır’a hâkim olan bir devletin veziri bu kadar lakap kullanıyorsa Nizâmülmülk’ün “ilah”lık iddiasında bulunması gerekirdi diyerek hem Selçuklunun azametini hem de Selçuklu devletinde Nizâmülmülk’ün yerini göstermektedir. (shrink)

Arguing from inductive risk, Heather Douglas tried to show that the ideal of value-free science is completely unfounded. The argument has been widely acknowledged to be a strong argument against the ideal. In this paper, beginning with an analysis of the concept of an ideal, we argue that the value-free ideal is an epistemic ideal rather than a practical or ethical ideal. Then, we aim to show that the argument from inductive risk cannot be employed against the value-free ideal as (...) far as it is understood as an epistemic ideal. We try to show that the argument takes practical and ethical limitations of actual scientific enterprise into account to undermine the value-free ideal. But employing non-epistemic considerations makes the argument impotent against an epistemic ideal. (shrink)

Improving corporate governance, business sustainability, and accountability for business organizations appears to be a global trend. Society is holding public companies responsible and accountable for their business activities and their financial reporting process. The public, regulators, accounting profession, and academic community are also taking a closer look at colleges and universities to find ways to hold these institutions more accountable for achieving their mission of providing higher education with relevant curriculum. Three areas that have recently received long-awaited attention are business (...) sustainability, professional ethics, and corporate governance. Business schools play an important and everlasting role in preparing the next generation of business leaders who possess life-long education and training of acting with integrity and upholding the highest level of ethical conduct and the heavy burden of public trust. These next generations of business leaders must understand the importance of ethical conduct, business sustainability and corporate governance corporations to our society and the complexity of financial reporting. Thus, business curriculum must reflect promotion of ethical behavior, professional accountability, and personal integrity taught to business students. Corporate governance, business sustainability, ethics including accountability, integrity, and transparency must be integrated throughout the business curriculum. The book is organized into three modules. Module I presents business sustainability, its importance, five dimensions of business sustainability performance including economic, governance, social, ethics and environmental (EGSEE), sustainability reporting and assurance and sustainability research and education. Module II provides the emergence of corporate governance, a framework for discussion of important functions of corporate governance including oversight, managerial, compliance, advisory, auditing, and monitoring as well as and integrating corporate governance into accounting research and business curricula. Module III discusses the importance of business and professional ethics, workplace ethics and trends in ethics research and education. (shrink)

The report of the Treadway Commission suggests that all public companies should establish effective written codes of conduct in promoting honorable behavior by corporations. The need for written "codes of conduct" for businesses is evident in the current literature. However, there is not sufficient evidence regarding the implication of codes of conduct in a college. Academic dishonesty has become an important issue in institutions of higher education. Codes of conduct can also provide a basis for ethical behavior in colleges and (...) universities. Survey respondents were generally supportive of the concept of codes of ethical conduct in colleges and universities. The results of this study indicate that college codes of conduct tend to follow a "low road" approach. The results also suggest the following needed improvements in college and university codes of conduct: (1) greater emphasis on preventing financial, scientific, and academic fraud; (2) more inclusion of the faculty in the process; and (3) establishment of a proper process for implementation of the code. (shrink)

This article examines whether the charitable giving amount and likelihood of firm response to catastrophic events relate to firms’ ownership type using a unique dataset of listed firms in China, where state ownership is still prevalent. Based on the data of Chinese firms’ response to the 2008 Sichuan earthquake, we find that the extent of corporate contributions for state-owned firms following this disaster is less than that for private firms. State-owned firms are also less likely to respond in␣this disaster compared (...) to private firms. The results also␣reveal that firm size, profitability, geography, cash resource available, and leverage affect firms’ philanthropic disaster response behavior in China. (shrink)

A contemporary to Thomas Aquinas in Latin Catholic Italy, and with a parallel motivation to stabilize each his own civilization in its flux and storm, 'Abd Allah Baydawi of Ilkhan Persia wrote a compact and memorable Arabic Summation of Islamic Natural and Traditional Theology. With the same strokes of his pen he presented the Islamic version of the Science of Theological Statement, bafflingly called "Kalam" while familiarly embracing "Theology". Baydawi's Tawali'al-Anwar min Matal'al-Anzar (Rays of Dawnlight Outstreaming from Far Horizons (...) of Logical Reasoning), with Mahmud Isfahani's commentary, is a formidably clear logical and mental vision of mankind's final completion as a spiritual structure in Islam. Reality - in nature's Possible mode, in an apodictic Divine mode, and in humanity's heroic Prophetic mode - comprises man's Worldview and is the Theme of the Baydawi/Isfahani discourse. The Edifice of Man and Humanity's evanescent Evidence within it are both hugely arresting and moving. The print edition is available as a set of two volumes (9789004121027). (shrink)

Voluntary disclosures of sustainability information have recently received considerable attention by investors, regulators, and public companies in improving reliability and integrity of corporate reporting. We examine the association between the quantity and quality of sustainability disclosures and earnings quality in the context of corporate ethical value and culture. We posit that sustainability disclosures of environmental, social, and governance (ESG) performance reports are linked to earnings quality, because of the importance of both earnings quality and ESG sustainability disclosures to investors and (...) trustworthiness of corporate reporting. We collect our sample of 35,110 firm-year observations between 1999 and 2015. Using both difference-in-difference tests and OLS regression, we find that sustainability disclosure quantity is positively associated with innate earnings quality and negatively correlated with discretionary earnings quality in mitigating managerial earnings manipulation and unethical opportunistic reporting behavior. Further tests illustrate that sustainability disclosure quality can strengthen the positive relation between innate earnings quality and sustainability disclosure quantity and mitigate the negative relation between discretionary earnings quality and sustainability disclosure quantity. Finally, additional tests suggest that the relation between earnings quality and sustainability disclosure quantity is moderated by corporate structure and prior-year sustainability performance. Our results provide policy, practical, and research implications as ESG sustainability reporting is being integrated into corporate culture and business models. (shrink)

This important and comprehensive work of 18th-century Islamic religious thought written in Arabic by a pre-eminent South Asian scholar provides an extensive and detailed picture of Muslim theology and interpretive strategies on the eve of the modern period.

Prior research suggests that corporate credibility is associated with firm financial performance in developed countries. This article examines whether corporate credibility is related to firm performance using Economic Observer's rating of corporate credibility in China, the largest emerging market in the world. Based on a four-stage valuation model, we find that more reputable and credible firms outperform those with low ratings by almost 20% in 3-year stock returns and have better 3-year net profit margins, return on equity, and sales growth. (...) This study is the first to directly examine the relationship between corporate credibility and firm performance in emerging markets such as China, and our results confirm that firms with high credibility exhibit better financial and market performance at least in the following 3 years. (shrink)

This article examines whether the charitable giving amount and likelihood of firm response to catastrophic events relate to firms' ownership type using a unique dataset of listed firms in China, where state ownership is still prevalent. Based on the data of Chinese firms' response to the 2008 Sichuan earthquake, we find that the extent of corporate contributions for state-owned firms following this disaster is less than that for private firms. State-owned firms are also less likely to respond in this disaster (...) compared to private firms. The results also reveal that firm size, profitability, geography, cash resource available, and leverage affect firms' philanthropic disaster response behavior in China. (shrink)

This paper examines ethical violations committed by Certified Public Accountants in Puerto Rico in the 2002–2010 period and the related disciplinary actions taken by the local regulatory bodies. The institutional settings for the accounting profession in PR are different from those of the United States. Ethical complaints are investigated by the PR Society of CPAs and evaluated based on the Code of Professional Conduct of the American Institute of Certified Public Accountants, although most CPAs in PR are not affiliated with (...) the AICPA. Our study is based on data provided by the PR Society of CPAs that is not publicly available. We examine the association between the occurrence of the ethical violations and certain variables such as gender, type of practice performed by the CPA, and whether the CPA participates in a peer review program. Results of a multiple correspondence analysis suggest that not being a member of the AICPA, practicing as a sole practitioner, and not participating in a peer review program seem to be more associated with the occurrences of ethical violations by CPAs. We compare our findings with prior research on ethical infractions committed by CPAs in the United States and find some differences attributable to the institutional settings in PR. Overall, our results suggest the importance of codes of conduct in the accounting profession and compliance with such ethical guidelines by practicing accountants. (shrink)

Business Ethics, the Environment & Responsibility, EarlyView.

Positive psychology focuses on the constructive effects of positive emotions on human behavior. Considering the recent plethoric research on positive emotions and SLA, this study pursues two important aims. The first aim is to find out whether there is any significant disparity between EFL teachers' and learners' views on an inventory of positive psychology in language learning which was fostered by researchers. The second goal is to find out whether teachers' practices conform to their views on IPPLL and those expressed (...) in the interview which was conducted with them. To this end, a 54-item questionnaire was developed and the revised questionnaire was administered to 385 learners. The results indicated that the teachers, in comparison with the learners, scored higher on all categories of the IPPLL. Moreover, unlike what they had expressed on the questionnaire and in the interview, the teachers did not capitalize on positive emotions as evinced in both teachers' practice and learners' experience with learning English. Implications of the findings for teacher education courses are presented. (shrink)

Scientific representation is an interesting topic for philosophers of science, many of whom have recently explored it from different points of view. There are currently two competing approaches to the issue: cognitive and non-cognitive, and each of them claims its own merits over the other. This article tries to provide a hybrid theory of scientific representation, called Two-Dimensional Theory of Scientific Representation, which has the merits of the two accounts and is free of their shortcomings. To do this, we will (...) argue that although scientific representation needs to use the notion of intentionality, such a notion is defined and realized in a simply structural form contrary to what cognitive approach says about intentionality. After a short introduction, the second part of the paper is devoted to introducing theories of scientific representation briefly. In the third part, the structural accounts of representation will be criticized. The next step is to introduce the two-dimensional theory which involves two key components: fixing and structural fitness. It will be argued that fitness is an objective and non-intentional relation, while fixing is intentional. (shrink)

Publication date: 11 June 2018 Source: Author: Fatemeh Nemati Sogolitappeh, Amjad Hedayat, Mehrdad Rezaee Arjmand, Mohamad Khaledian The purpose of the present study is to investigate the relationship between spiritual intelligence and emotional intelligence with resilience in undergraduate students. The population of the study included all students of Payam Noor University in Ghorveh during 2016-2017 academic years. According to the principles of statistical methodology for correlational studies, 100 students from different disciplines were selected as sample of the study using (...) simple random sampling method. In this research, King's Spiritual Intelligence Questionnaire, Bar-Ann 90-questions Emotional Intelligence Questionnaire, and Conner and Davison resilience questionnaire were used. Descriptive statistics and inferential statistics were used to analyze the data. The results of this study showed that there is a significant positive correlation between spiritual intelligence and emotional intelligence and resilience. Regression coefficients showed that spiritual intelligence and emotional intelligence predict 53.9% of the variation in resiliency. (shrink)

Hedgehog is an important morphogenic signal that directs pattern formation during embryogenesis, but its activity also remains present through adult life. It is now becoming increasingly clear that during the reproductive phase of life and beyond it continues to direct cell renewal (which is essential to combat the chronic environmental stress to which the body is constantly exposed) and counteracts vascular, osteolytic and sometimes oncological insults to the body. Conversely, down‐regulation of hedgehog signalling is associated with ageing‐related diseases such as (...) type 2 diabetes, neurodegeneration, atherosclerosis and osteoporosis. Hence, in this essay we argue that hedgehog signalling is not only important at the start of life, but also constitutes an important anti‐geriatric influence, and that enhanced understanding of its properties may contribute to developing rational strategies for healthy ageing and prevention of ageing‐related diseases.Also watch the Video Abstract. (shrink)

Even though the COVID-19 pandemic has represented an intense period of stress and anxiety for individuals, it has also been an opportunity for firms to engage in cause-related marketing initiatives as a means of providing support and helping them cope with this global pandemic. This study analyzes the influence of cause–brand fit and cause–brand alliance on customer-based legitimacy and reputation. This study also examines the mediating and moderating roles of trust and betrayal, respectively. Data were collected from 455 participants during (...) the first wave of the pandemic, especially during the first lockdown. The results contribute to unveiling the economic and societal outcomes of cause-related marketing. The findings also enrich the antecedents of the legitimacy and reputation conferred by customers. (shrink)

v. 1. Taʻlīqāt-i asfār -- v. 2. Rasāʼil va taʻlīqāt -- v. 3. Rasāʼil-i Fārsī, taqrīẓāt, qiṭaʻāt, taʻlīqāt-i naqlīyah, taqrīrāt va munāẓarāt.

Die Spuren Al-Batlajusis in der judischen Religionsphilosophe ist ein unveranderter, hochwertiger Nachdruck der Originalausgabe aus dem Jahr 1880. Hansebooks ist Herausgeber von Literatur zu unterschiedlichen Themengebieten wie Forschung und Wissenschaft, Reisen und Expeditionen, Kochen und Ernahrung, Medizin und weiteren Genres. Der Schwerpunkt des Verlages liegt auf dem Erhalt historischer Literatur. Viele Werke historischer Schriftsteller und Wissenschaftler sind heute nur noch als Antiquitaten erhaltlich. Hansebooks verlegt diese Bucher neu und tragt damit zum Erhalt selten gewordener Literatur und historischem Wissen auch fur (...) die Zukunft bei. (shrink)

This book analyzes for the first time in English the ethical theory that underpins Qur’anic legislation by providing a classification of specific verses in which Islam’s holy book discusses moral issues. The principal purpose of this book is to demonstrate the ways in which the Qur’an theoretically and practically provides the moral code to which Muslims around the world adhere. The author divides his analysis into a survey of Qur’anic attitudes towards the basic ethical issues of obligation and responsibility, issues (...) of moral psychology such as motivation and intention, as well as matters of social ethics such as the function of law in society. He then explores the meanings of individual morality, morality within the family and civil society, and the relationship of morality to the idea of the state. (shrink)